Kynodontas-Dogtooth
Aileniz size nasıl öğretirse, öyle yaşarsınız. Cesaretinizi toplayıp o kabuktan dışarı çıkmalı, dayatmalara baş kaldırmalı ve yeniliğe yelken açmalısınız ki benliğinizi bulup, gerçek karakterinizi ve dünyayı tanıyabilesiniz. Benim düşüncelerim ailenin, aile kavramının kişinin doğal gelişimini etkilediği, yönlendirdiği ve bozduğu yönündeydi. Bu filmden anladığım üzere düşüncelerimde bir nebze haklıymışım.
2009 Yunanistan yapımı bir dram Dogtooth. Film üç kardeş ve anne-babadan oluşan bir aileyi konu alıyor. Onu sıradanlıktan çıkaran ailenin yaşam biçimi. Baba dışında ailedeki hiçbir fert ev sınırları dışına çıkmıyor. Eğitimleri çok farklı. Kelimelerin anlamlarını ebeveynlerin istediği gibi öğreniyor bu çocuklar. Örnek vereyim; "Zombi" kelimesi onlar için "Çayırda açan bir çiçek" anlamında. Dış dünyayla bağlantı yok. Evlerine bir kadın dışında kimse gelmiyor bu ailenin. O da erkek kardeşin ihtiyacı için. Filmin sonuna doğru bu ihtiyaç çok travmatik bir hal alıyor. Ve sonunda bir kişi tabuyu yıkıyor, baş kaldırıyor. Özgürlüğüne kavuşuyor mu, orasına izleyip karar verin.
Bayağı etkileyici bir film oldu benim için. İlk başlarda acaba Fransız parmağı var mı diye düşündüm. Benim için Fransız filmleri böyle zor oluyordu çünkü. Yunan filmi olduğunu öğrenince ufak bir şok geçirdim. Mesajlar ince. Rahatsız edici sahne bol. Psikolojiniz bozuluyor. Bir sitede duygusal sıkıntıları açısından Lars Von Trier'i anımsattığı yazılmış. Tam yerinde bir tespit olmuş. Trier'in filmleri, tüylerimi diken diken etme özelliğine sahip olanlardan. İzlenmesi gereken filmler listeme dereceyle girdi böylece Dogtooth. Böyle sorunlu filmleri izlemeye bayılıyorum zaten. Bakış açımın büyümesini, görüşlerimin şekillenmesine destek oluyorlar.
Velhasıl, şiddetle tavsiye ettiğim bir film. Bir buçuk saat kıvrandırır ama düşündürür. Düşüneceksiniz, aile ne kadar tehlikeli olabilir? Buradan yola çıkarak, toplum ne kadar tehlikeli olabilir? Ve en başta, devlet ne kadar tehlikeli olabilir?
Yorumlar
Yorum Gönder