I Origins


   Another Earth filminden tanıdığımız, başka bakan Mike Cahill imzasına sahip, 2014 ABD yapımı bir dram, bilim-kurgu I Origins.

   Dr. Ian Gray gözün evrimini araştıran bir moleküler biyologdur. Kendini gözlere adamış görünse de aslında konu Tanrı'nın yokluğunu ispatlamaktır. Bir dizi ilginç tesadüf sonucu tanıştığı genç kadın Sofi hayatındaki belli dönüm noktalarından biri olacaktır.

   Sofi, anladığımız kadarıyla Tanrı'yla arası iyi olan, gizemli ve garip bir kızdır. Bu yüzdendir insanlarla arası pek iyi değildir. Bir de Ian'ın laboratuvar partneri Karen var. Tam bir ödev kadını. İşte bu baş karakterlerimizin seçimlerinin ve sonuçlarının oluşturduğu kurguyu güzel bir felsefeyle harmanlayıp sunuyor bize Mike Cahill.

   Gözümüzde bulunan iris tabakasının en önemli özelliği, bize özel olmasıdır. Tek, eşsiz. Tıpkı ruh gibi. Filmde işlenen konu da bu. Ruhu ve gözü topla, ölümle çarp eşittir yaşam. Saçma bir denklem gibi duruyor. Ama beğendim, izleyince daha az saçma gelecektir. Filmde çok sayıda zıt duyguyla baş başa kalıyoruz. Sevincin peşinden hüzün geliyor. Bulmayı kaybetmek takip ediyor. Bütün bunları içine alan başlık: Birinin ölümü, birinin yaşamıdır.

   Bahsetmiştim, Ian gözün evrimini araştırıyor. Araştırmasında önemli bir veriye ulaşır. Bu onun dolaylı olarak Sofi'yi kaybetmesine neden olacaktır. Sofi'den sonra Ian ufak bir depresyon dönemi geçirip devam kararı alır. Karen'le birlikte yeni bir hayata başlar. Yeni hayatın meyvesi ilginç olayların başlangıcı olacaktır. Bugün bir yerde ölen birinin gözleri, nasıl bugün bir yerde doğan bir bebekte olabilir?

   Karakterlerin düşünce tarzlarına bakınca hepsinin birbirinden farklı olduğunu görüyoruz. Ama beni en çok etkileyen Sofi oldu. Belli düşünceler ve inançlar geliştirdik. Onlarla yaşamaya başladık. Sonra bunları evlerimiz, korunaklarımız haline getirdik. Her evin bir kapısı vardır. Bir diğer taraf oluşturabilmek için. Korkularımızdan dolayı sıkı sıkıya kapattığımız o kapılar. Kapıyı arala ve ardında ne var bak diyor Sofi.

   Filme geri dönecek olursak, biraz reenkarnasyon tadı veriyor. Bol bol din-bilim atışması mevcut. Akış çok daha iyi olabilirdi ama canı cehenneme. Benim için bu seviye yeterli. İzledikten günler sonra hala üzerinde düşünüyorsam amacına ulaşmış olmalı o film.

   Sonuç olarak yine bir Mike Cahill filmi ve ben yine "Neden olmasın!" ifadesiyle boş boş sırıtıyorum.


Yorumlar