The Dressmaker





Ah Kate Winslet! Çok havalı bir giriş yapıyor. O sigarayı yakışı, etrafa bir bakışı, dumanı üfleyişi… Geçenlerde Carol’u izledim. Aynı havayı Cate Blanchett de verdi. Bunlar başka oyuncular ya.
     
       2015 Avustralya yapımı film, 118 dakika, bol iniş çıkış, aşırı miktarda öfke, belki biraz gözyaşı ama finalde zafer naraları içeriyor. Sevgili kahramanımız, ürkek, savunmasız Tilly Dunnage. Tilly, kasaba halkı tarafından sevilmeyen ve bazı olaylar nedeniyle dışlanmış, sürgün edilmiş biri. Annesi de namı değer deli Molly, aynı şekilde ahali tarafından hiç hoş karşılanmayan bir karakter. O da pek sevgi dolu bir insan değildir zaten. Tilly’nin dönüşüyle olaylar başlar.

Kasaba halkı bu dönüşten hiç mutlu değildir. Ancak zamanla işler değişir. Tilly sürgün yaşadığı dönemde ülkeden ülkeye seyahat etmiş ve bu sayede ufkunu genişletmiş, kendini geliştirmiş ve çok yetenekli bir terzi olmuştur. Kasabada kabul görmesini sağlayan hareketse, insanlara hayallerini vererek bir çok kez hayatlarını kurtarması. Bunu sadece bir elbiseyle yaptığını da söylemeyi unutmayayım. Sadece bir elbise! Çok şey değiştirebildiğini hem bize hem de kasabalılara öğretiyor. Bütün bunlar bir yana, Tilly’nin amacı insanları sahip oldukları eziklikten soyup onlara güzelliği ve zarafeti giydirmek, olmak istedikleri kişiler olmalarını sağlamak değil. Onun aslında esas amacı kendini bulmak. Kafasındaki eksik parçaları tamamlamak. Tilly kasabadan neden kovulduğunu, küçük yaşta annesinden neden ayrılmak zorunda kaldığını bilmiyordur. Bir çocuğu öldürmekle suçlanmıştır ama gerçekten bir çocuğu öldürmüş müdür?

Tilly’nin hayatına biraz yakından bakarsak; çocukluğu yarım ve acılı. Baba? Anne, dışlanmış, sevilmeyen. Tabi ki Dünya, bu tablodaki insanları rahat bırakacak değil. Her zaman bu tür zavallılara itinayla işkence edecek daha büyük zavallılar bulunur. Küçük bir çocuğu katil olmakla suçlayıp cezalandırmak, sahip olduğu tek şey olan annesinden ayırıp acımasız dünyada tek başına bırakmak sağlam bir psikolojinin tohumlarını atmaz tabi. Tilly’de intikam arzusu var mıydı, tartışılır. En azından ilk başlarda… Seyre devam ettikçe “Oha, daha ne kadar dram yaşayacak bu kız?” diye sorabilirsiniz. İşten bundan sonra Tilly’de intikam arzusunun filizlendiğini görebilirsiniz.

Final hareketi, en az giriş hareketi kadar havalıydı. Hayranlık ve rahatlamayla izledim. Tilly eksik parçaları tamamlayıp, resmi net bir şekilde gördükten sonra, filmin başından beri yapmak istediğiniz şeyi yapıyor. Derin bir nefes alıyorsunuz. Ve macera bitiyor. Gerçekten mutlu son :)

Yorumlar